Artık Kastilya sınırlarını aşmışlar ve saraya iyice yaklaşmışlardı. Sınırda onları gayet saygılı bir şekilde karşılayan subay, yirmi askerini de refakat etmeleri için yanlarına katmıştı ve Frank kafilesindeki herkes bu durumdan çok memnun olmuştu. "Çok güzel bir ülke," dedi atının üstünde huzursuzlukla kıvranan Aldric'e. "Evet, evet," diye yarım ağızla yanıtladı adam. Andre ona alayla baktı ve sonbaharın en güzel günlerinin yaşandığı bu diyardaki ağaçları hayranlıkla seyretti.
Tatlı bir esintiyle saçları uçuştu ve saçlarının arasında dolanan rüzgarın verdiği özgürlük hissiyle doldu yüreği. Artık Kastilya'ya saldırmak aklının ucundan bile geçmiyordu, bu ülkede doğmuş olmayı diledi Tanrı'dan. Güneş sıcaklığıyla hepsinin içini ısıtıyordu. Saraya yaklaştıkça sarayın bahçelerinde çalışan halkla karşılaştılar ve hepsi birden gururla zırhlarındaki armalarını gösterdiler. Altmışı asker olan doksan kişilik Frank kafilesi, yolculuklarının sonuna varmıştı artık. Ama Andre dinlenmelerine izin vermemişti ve at sırtında o bile yorulmuştu. Mola için hepsine izin verdi ve kendisi de yanına Aldric ve Kastilyalı askerlerin en yüksek rütbelisini alarak bir ağacın altına oturdu. Hizmetkarının uzattığı kurutulmuş eti iştahla yerken, bir yandan da Kastilya hanedanı hakkında askerden bilgi almaya çalıştı. "Halkınızı bir kadın yönetiyor, bu hoş karşılanıyor mu?" Adam gururla yanıtladı. "Biz kraliçemize sadakatle bağlıyız, Kastilya'da onun uğrunda seve seve ölmeyecek kimse yoktur Lordum!" Andre ona bakarak dudak büktü ve sessizce söylendi. "Aptallar, bir kadın yalnızca..."
Andre ayağa kalktı ve pelerininin iç cebinden bir kağıt çıkardı. "Bunu saraya götür," diye emretti askerlerinden birine. "Geldiğimizi pek saygıdeğer Leydi Isabella'ya bildir ve ona minnettar kaldığımızı söyle." Adam hızlı bir hareketle reverans yaptı ve atına atlayarak uçarcasına saraya doğru gitti.
Andre eliyle otoriter bir işaret yaptı ve kafilenin hepsi birden atlarına atladılar. "Gidiyoruz lordlarım ve şimdi sizden istirham ediyorum; saraya ulaştığımızda sakın kabaca konuşmayasınız! Biliyorsunuz ki Kastilya ile ilişkilerimiz pek sağlıklı değil ve ben bile bu ahmakça fikrin ateşli savunucularından birisiydim. Ama görüyorum ki, komşularımızla iyi geçinmeliyiz, özellikle bizimle aynı mezhebe mensup komşularımızla!" Aldric'in homurdandığını duyan Andre, kimseye çaktırmadan dirseğiyle ona vurdu ve devam etti. "Yüce Tanrı bizi birbirimizle savaşmamız için yaratmadı. Arius ve onun sapkın müritlerini, Ortodoksluğun cahil ve karanlık üyelerini, Muhammed'in dinine mensup kafirleri öldürmemiz için yarattı. Bugün, burada çok tarihi ve önemli kararlar alınabilir. Size yakardım, yüzümü kara çıkarmayın." Atına havalı bir hareketle atladı ve peşindeki doksan adamıyla dörtnala saray kapılarına doğru ilerledi.