Alfonso Rob Ferrento Napoli Prensi/Amerun Valisi
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 24/10/10 Yaş : 32 Konum: : Napoli
| Konu: Verginin akıbeti... Paz Ekim 24, 2010 4:06 pm | |
| Amerun valiliğine bir at arabası yanaşıyordu. At arabası, ok yağmuruna tutulmuşçasına zedelenmiş, paramparça olmuştu. Roma mimarisinin tüm örneklerini taşıyan valilik binasının önünde frenledi ve içerisinden üç asker indi. Napoli zırhı taşıyorlardı. Telaşlı görünen bir ifade ile hızlıca mermer merdivenlerden çıkıp, ihtişamlı demir kapıdan içeri girerek Napoli Prensi'nin valilik görevi yaptığı odaya koştular.
Her zamanki yıllık vergi miktarını bulundurdukları sandığı aradı gözleri genç prensin. Etrafta görünen bir sandık yoktu ve daha da ilginç olanı askerler müthiş bir korku içerisindeydi. Kendi krallığına bağlı vergi sistemi yıllardır sorunsuz ve güvenli işliyordu. Prens heyecanlı bir şekilde sordu askerlerden birine. "Size ne oldu? Vergi Vatikan'a iletilmedi mi yoksa?". Askerler korkak ve hüzünlü bir ifade ile genç İtalyan prensine cevap verdiler. "Efendim, kimliği belirsiz bir savaşçı tarafından saldırıya uğradık. Ve maalesef, vergi sandığı kaçırıldı." Prens deliye dönmüştü. Nasıl olurda böylesine yüklü bir miktarı kurda kuşa yem ederlerdi? Az değil, on üç güçlü asker dikmişti değerli altınların başına. Bu olay, Vatikan ile aralarında derin bir husumete neden olmadan halledilmeliydi. Alfonso, sinirli bir sesle kükredi askerlere karşı, "Aptallar! Tanrı'nın parasını koruyamadınız ha! Cezanız ölüm olacak!". Ardından derin bir nefes aldı ve yine aynı hiddetle devam etti. "Muhafızlar, götürün bu kâfirleri! Engizisyonda yargılanacaklar." Askerler tüm bu suçsuzluk duygusuna karşın, yasaların önünde tanrının malına tenezzül etmekle suçlanacaklardı. Yalvarırcasına prensin ayaklarına kapanıp ve af dileniyorlardı. Ancak durum, fark edilenden çok daha vahimdi. Binlerce altından oluşan vergi nereye gitmişti? Hangi haydut bunca askeri alt edip te altın dolu sandığı zimmetine geçirmişti?
Napoli Veliahttı olarak tüy kalemini eline alıp, mürekkebe yavaşça dokundurdu ve ipek kâğıda düzensiz yazısını çizmeye başladı. Mektup, birkaç site ötedeki Papalık Krallığına gönderilecekti.
Saygıdeğer din büyüğümüz yüce Papa Alexander Sextus. Napoli Krallığı adına gönderilen üç bin altın kimliği belirsiz bir haydut tarafından yol üzerinde kaçırılmıştır. Tanrının malını koruyamayan köhne Napoli askerlerimiz tanrının mahkemelerinde yargılanmak üzere ve verginin akıbeti de ben Amerun Valisi ve Napoli Prensi Alfonso Rob Ferrento tarafından sağlanacaktır. İtalyan topraklarında gezinen bu haydutları en kısa sürede tanrının huzurunda yok edeceğiz.
Napoli Prensi/Amerun Valisi
Kâğıtta attığı noktanın sonrasında yavaşça katladı ve üzerine yanındaki mumdan birkaç damla damlattı. Ardından Amerun mührünü basarak resmi bir hale getirdi. Masasında duran zili birkaç kez çalarak ulağın odasına gelmesini emretti. Saniyeler sonra kapıdan içeri giren ulak, Prensin elindeki kâğıdı alarak verilecek emri bekledi. Prens Alfonso tedirgin ses tonuyla ulağa doğru seslendi "Bu kâğıdı Papa Alexander Sextus'a ulaştır!" Haberci, adamın ağzından dökülen cümlelerin ardından derhal kapıdan dışarı çıkarak kayboldu.
Yapılacaklar henüz bitmemişti. Hala İtalyan topraklarında olduğunu varsaydığı güçlü haydudu biran önce bulup yok etmeli ve kaçırdığı sandığı geri almalıydı. Zira bu Napoli krallığı için büyük bir hezimet yaratacaktı. Alfonso, ayağa kalktı ve odasının kapısına doğru ilerledi. Üstündeki bir prense laik kıyafeti düzenledikten sonra kapıdan çıkarak Napoli Krallığı'nca Amerun Valiliği’ne bağılanmış askerlerin bulunduğu koğuşa yöneltti adımlarını.
Koğuşta yaklaşık iki yüz asker konaklıyor ve bu küçük kumandanlığı koruyordu. Nöbetleşe bir sistem ile bazı günler Vatikan için çalışıyordu askerler. Çok önemli olmadıkça görevlendirilmezlerdi. Genellikle eğlenceye düşkünlükleri ve sapkınlıklarıyla bilinen Roma askerlerinden ziyade oldukça düzenli küçük bir orduydu Amerun Birliği. Askerler Papalık armalı zırhlar giyiyorlar ve kutsanmış olarak savaşlara katılıyorlardı. Rütbeleri yüksekti ve özel olarak seçilmişlerdi.
Prens, koğuşun önünde durdu ve kapıda bekleyen muhafızlara dönüp bir emir verdi. "Derhal birliği toplayın! İtalyan toprakları sınırlarında Vatikan vergisini çalan haydudu bulacaksınız! O kâfirlerin bu topraklara girmelerine izin verilmeyecek! O sandığı yarına kadar istiyorum!". Emri büyük bir azar gibi işiten muhafızlar derhal askerlerin bulunduğu alana doğru koştular. Prens ise bir an önce çalınan sandığın bulunması umuduyla Roma'ya dönmeye karar vermişti. Belki kral ile konuşup daha geniş çapta bir arama ekibi oluşturulabilirdi. Aklını karıştıran asıl nokta ise bu hırsızın İtalya n topraklarına nasıl adım attığıydı. Hangi cesaret kendini bile bile ölüme terk edebilirdi ki?
| |
|