OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ortaçağın bağrından kopmuş, engizisyondan büyücülere kadar herşeyin olduğu hayal gücünün sınır tanımadığı Role Playing portalı!
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Sorcha Gracieux

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Emmanuel S. Gracieux
Frank Prensesi
Emmanuel S. Gracieux


Kadın Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 24/10/10
Yaş : 30

Karakter Sayfası
Karakterin Adı:
Bağlı Bulunduğu Krallık:
Uyruğu:

Sorcha Gracieux Empty
MesajKonu: Sorcha Gracieux   Sorcha Gracieux Icon_minitimePaz Ekim 24, 2010 10:18 am

Mrs Kuran,
Sizi Paris'in büyüleyici bir gecesine davet ediyorum. Reddedilceğim düşüncesini kabul etmeyecek kadar cüretkar olduğumdan saat sekizde kapınızın önündeyim. Sihirle ve hoşça kalın.
Kaname Kuran



Sorcha yüzünde keyifli bir ifadeyle mektubu sandığa yerleştirdi. Her şeyin yüzseksen derece dönmesi ifadesi bu olsa gerekti. Okuldan mezun olmadan önce tek düşündüğü Kaname'nin acı çekmesiydi ama şimdi... Çalışma masasına doğru ilerlerken kitaplıktan Gençlik güncesini aldı. Asasını üzerine doğrultup 'Okuldan kaçtığım gün' dedi. Güncenin sayfaları hızla çevrilmeye başlarken sarı bir ışık çıkmaya başladı ve kendisini yine Hogwart öğrencisi olarak buldu.

Mart,01-Saat:22.00



Sorcha Kaname’yi okuldan kaçmaya ikna etmişti. Bu pekte zor olmamıştı. İstese Kaname onun için canını verirdi. Çünkü kendisine deli gibi âşık olduğu bal gibi ortadaydı. Peki, karşılığı var mıydı? Sorcha bunu pek düşünmemişti. Düşünmeye değer bulmadığı için olabilirdi. Sessizce Knockturn Yolu’nda yürüyorlardı. Hiç ses çıkarmıyorlardı. Giydikleri siyah pelerin sayesinde hiç kimse onlardaki farklılığı hissetmiyordu, bile. Ama Sorcha asıl şimdi korkuyordu. Düşmanlarının içinde savunmasızdı. Birden düşündü de savunmasız değildi. Asa yanındaydı. Ayrıca bir altmış beş boyunda olduğu içni ufak tefek olan yetişkinlerden biri gibi görünüyordu. Muhtemelen on dokuz yaşındaki o çıtı pıtı kızlardan biri gibi. Ama Kaname bir seksen ya da daha uzun boyuyla ve enfis görünüşüyle yirmilerdeki erkekleri pek aratmıyordu hani. Geniş omuzları ise Sorcha’ya bir kalenin surları gibi görünüyordu. Sorcha’ya saldıracak herhangi bir şeyi oracıkta parçalayabilecekmiş gibi. Ne saflık… Edward, Sorcha-Kaname ilişkisi konusunda bir şey dememişti. Çünkü okul gazetesindeki haber onu yeterince tatmin etmiş gibi görünüyordu. Sorcha William’ın o sabahki halini unutamıyordu. Çok sarsılmıştı.
‘Benden sizi korumamı ve Hogwarts’tan kaçırmamı söylediniz, matmazel! Yanlışım yok öyle değil mi?.. Şimdi Hogwarts Akademisi dışındayız bana bir şeyleri açıklayacak mısınız?’
Kaname’nin sesi sıcak çikolata gibiydi. Sorcha’nın içine akıyordu. Böyle bir gücün fiziksel aşkta nasıl kullanabileceği konusu Sorcha’yı biraz heyecanlandırıyordu. Ama içinde ona karşı hiçbir şey hissetmemesi de büyük ziyandı.
‘Konuşmayacak mısınız, matmazel?’
Ses yine Sorcha’nın içine işledi. Kaname’den cevapsız kurtulamayacaktı. Ne kötü… Sorcha’yı ziyaretinde ne kadar kibar ve korkmuştu. Sorcha ona acıyordu. Ama yanlış kızın boynuna diş geçiren bir canavardı o, Sorcha için…
‘Pekâlâ anlatacağım!’ Sesi kibar ve korumasızdı. Harika bir oyuncuydu. Aslında büyüdüğünde oyuncu olabilirdi. Ama o Sihir Bakanı olmak istiyordu. Güç onun vazgeçemediği tek tutkusuydu.
‘Kehanet dersindeydik. Şey, Bayan Toda bize çay yapraklarını yorumlamayı öğretti. Benimkini bizzat kendisi yorumladı. Bayan Toda’yı bilirsin. Biraz uçuktur. Benim yaprağıma baktığında boğulur gibi oldu. Sonra güneş dedi. Ama sonra benimle ders sonunda konuşmak istediğini söyledi. Sesi emir verir gibiydi? O bana karşı asla sert olmaz bizim bina sorumlumuz. Her neyse uzatmayacağım. Bana gerçekte onlarca kartal gördüğünü söyledi. Kartalı biliyorsun değil mi?.. Ölümcül düşman. Ben kimsenin düşmanlığını istemiyorum. Ama o gece rüyamda vadide kartallar tarafından saldırıya uğruyordum. Ve şey… Beni sen kurtarıyordun.’
Mükemmeldi. Gerekli yerlerde vurgulama yapmıştı. Ancak sonunda ağlamamıştı. Güçlü kız rolünü oynuyordu. Rüzgâr daha sert esmeye başladı. Biraz üşümüştü ancak titreyecek kadar değil. Yinede kollarını bedenine sardı. Kaname’ye biraz sokuldu. Sarılmasını umuyordu.
‘Pekâlâ, size bir söz verdim ve tutacağım. Zaten vermemiş olsam da sizin göz göre göre öldürülmenize seyirci kalamazdım. Okuldan kaçışınızı kabul ettirmeden önce bir plan yapmış mıydınız, matmazel?’
Yuppi. Kaname oltaya sazan şeklinde takılmıştı. Tabii ki de plan yapmıştı. Kafasını Aritmansi’den sonra hep buna yoruyordu. Sırıtmamak için kendisini zor tutuyordu. Başarılı olunca hep çocukça davranırdı. Ancak şimdi davranamazdı. Kalp atışları normal düzenine girene kadar konuşmadı. Ancak bir süre sonra sakin bir sesle konuşmaya başladı.
‘Evet, yani var. Aslında sen kabul etmeseydin kaçmak bir hayli zor olacaktı ama yinede her şeyi ayarlamıştım. Şey biraz araştırma yaptım. İki sokak ileride bir otel var orada oda ayırttım. Kral dairelerinden gizli hesaptan ayırttırdım.’
Sesi çok sakindi. Kendisi dahi şaşırmıştı ve hiçbir şey belli olmuyordu. Sonra Kaname’nin elinin beline dolandığını hatırladı. Tanrım resmen bayılacak haldeydi. Belki de buzları erimeye başlamıştı. Her şey süper ötesi gidiyordu.
Önlerine sarhoş iki serseri büyücü geldi. Birisi aylak aylak sırıtıyordu. Sorcha korkudan Kaname’ye doğru iyice sindi. Harika! Bir bunlar eksikti. Şimdi kimseyle düello yapmak istemiyordu. Bunların düello yapabildiklerinde dahi emin değildi. Otelin tabelasını gördü. Ancak önü kesilmişti. Şimdi her şeyi berbat edeceklerdi. Lanet olsun daha iki dakika önce her şey mükemmeliyetteydi.
Sarhoşlardan birisi ‘Güzelim! Biraz eşitlikçi ol lütfen. Hep o bebek suratlıya kendini sunman eşitlik ilkesine aykırı neden Bay NEOLDUĞUBELLİOLMAYANGAY dan uzaklaşıp bize kendini sunmuyorsun. Biraz eğlendikten sonra seni evine bırakırız ha? Aslında, olmadı bizimle yaşarsın. Sana onun verebileceği her şeyden daha fazla zevk tattırırız.’ Dedi. Sonra iğrenç bir kahkaha attı. Nefesleri bile basit bir içki kokuyordu. Sorcha galiba kusacaktı. Korkudan Kaname’nin buz gibi kaskatı olmuş bedenine daha da sokuldu ve ona iki eliyle sarıldı. Ancak Kaname’nin yüzündeki ifade onu daha çok korkutmuştu. Eğer duygularına teslim olsaydı diğer adamlara giderdi. Ama Kaname ona zarar vermezdi değil mi? Tanrım! Daha önce vermişti… Şimdi ne yapacaktı. Denize düşmüştü ancak bir yanda kılıç balığı diğer yanda köpek balığı vardı. Bu deyimin sonu yılana sarılmak değil miydi? Neden kendisini derin bir b.ka batmış gibi hissediyordu?
‘Sizden az önceki sözleriniz için yanımdaki hanımefendiden özür dilemenizi ve biraz gururunuz ve aklınız varsa sizi affetmesi için yalvarmanızı tavsiye ederdim. Aksi takdirde beyler biraz sonra olacaklardan zerre kadar sorumlu değilim.’
Bu birkaç cümle birçok tehdidi barındırabilirdi içinde. Kaname’nin müdahale etmesine sevinmiş miydi? Evet. Ondan korkmuş muydu? Kesinlikle evet.
Adamlardan biri kafasını yana eğdi ve tekrar kahkaha attı. Kaname’nin sinirlendiğini hissediyordu. Keşke onları bir vampire sataştıkları konusunda uyarabilseydi. Ama yapamazdı ve ayrıca yapmazdı. Diğer sarhoş dudaklarını büzerek ‘Avedersiniz’ dedi. Ve o da sarhoş arkasına katıldı. Diğer sarhoş ‘Ah... Aveder Beyoğlu. Değil mi? Bak Beyoğlu. Bizim bu tehditlere karnımız tok. Kızı ver seni az dövelim.’ dedi. Sorcha korkudan biraz daha fazla sarıldı Kaname’ye. Kendisini onlara vermezdi değil mi? Şimdi korkusu tavan yapmıştı. Çığlık atmamak için dilini ısırıyordu.
Kaname’nin kollarından çıktığını hissetti. Onu sarhoşlara vermeyecekti değil mi? Hem bir beyefendi böyle davranmazdı. Kaname’nin üst dudağı dişlerini gösterecek kadar yukarı kalktı. Tanrım, ne kadar da sivriydiler… Ardından iki elini sarhoşların boğazlarına götürdü. Çok hızlıydı. Hareket dahi ettiğini göremeden Kaname o iki sarhoşun nefeslerini kesip hayatlarını her saniye daha fazla emiyordu. Adamların rengi patlıcan moruna dönmüştü. Sonra çırpınmaların daha da azaldığını hissetti. Ve artık hareket etmiyorlardı. Kaname onları öldürmüş müydü? Yok, olmaz bu kadar vahşi olamazdı. Kaname onları bayılttıktan sonra bir ağacın dibine yatırdı. Elini alınlarına koyduğunda avuç içlerinden mor bir ışık çıktı. Sonra sıcak sesiyle ‘Sadece bayıldılar…’ dedi. Dumbledore’un sesi yayıldı beyninde ‘Safkan vampirler bizim beynimizde her türlü oyunu yaparlar’ …
Sorcha ne yaptığını merak etmişti ancak bunu sormayacaktı. Kaname zarif bir hareketle yere bıraktığı çantayı yine omzuna attı. Sonra bir elini de sahiplenici bir tavırla Sorcha’nın beline doladı. Sorcha’nın yüzüne dişi bir gülümseme yerleşti. Sonra o da Kaname’ye sarıldı.
‘Şey, biliyor musun? Bana verdiğin sözü fazlasıyla tutuyorsun. Süperdin.’
Sesinde farklı bir tını vardı. Biraz daha sokuldu Kaname’ye ve ‘Sana isim taksam nasıl olur? Mesela Aşırı Seksi Parlak Zırhlı Şövalye’m ya da beyaz atlı şövalyem. Yok. Bir dakika dur. O prensti dimi? Neyse ya, işte öyle bir şeyler desem nasıl olur?’ dedi. Sonra hınzırca gülümseyip ‘Tabii seninde istediğin özel bir hitap sözcüğü varsa tavsiyelere açığım.’ Dedi. Ardından sözlerini Kaname’ye dikip ‘Hı?’ dedi. Sonra otelin ışıklarını gördü. Büyük siyah bir tabelaya yıldızlarla süslenmiş bir yazıyla Gecenin Aynası yazıyordu. Yanında da sürekli değişen bir ayna vardı.
İçeri girdiklerinde Kaname hala bir cevap vermemişti ama yalnız kaldıklarında vereceğini umuyordu. O kadar kolay vazgeçmeyecekti. Gidip zile bastı. Nazik ve hoş hatları olan bir cadı çıktı karşılarına kadın güler yüzlüydü.
‘Gecenin Aynası oteline hoş geldiniz. Kayıt yaptırmış mıydınız yoksa şimdi mi yapacaksınız? Kayıt yaptırdıysanız şifreniz lütfen… ’ Kadın çok hızlı konuşuyordu. Bir makine koydu masanın üstüne Sorcha profesyonel bir şekilde gülümsedi. Eldivenlerini çıkardı ve ‘Kayıtımız vardı şifre’ makineye hızla şifreyi girdi. Kadın birden gülümsedi. ‘Ah Bay ve Bayan Slow. Hoş geldiniz. Ne zamandır sizi bekliyorduk. Mutlu bir birliktelik dilerim. Hemen odanızı gösterelim. ’
Sorcha elini kaldırdı. Tekrar gülümseyip ‘Şey, daha önce anlaştığımız gibi mutfak içinde öyle değil mi ve ayrıca HİÇ rahatsız edilmek istemiyoruz.’ Dedi. Kadın tekrar anlayışla başını salladı. Sorcha’da süzülerek Kaname’nin koluna girdi.
Kaname Sorcha’ya sarıldı ve onu kendisine çekti. Sorcha gülümsüyordu. Muhteşem buzlar prensinin buzları nihayet eriyordu. Belkide almak istediğini almak hiçte zor olmayacaktı. Kaname Sorcha’nın saçlarına doğru ‘Neler olduğuna dair bir açıklama yapacağınızı umuyorum.’ Dedi. Muhteşem bir sesi vardı. Çok yoğundu. Bunu bilerek yaptığına dair şüpheleri vardı. Ama açıklama yapmadan önce kendi sorularının cevaplarını istiyordu. Kaname bunu anlamışçasına anlayışla gülümsedi ve ‘Sanırım ilk sıra benim…’ dedi. Garson onu odalarına çıkardıktan sonra oda mutlu birliktelik dileklerini sundu ve parasını alıp gitti. Sorcha içeriye geçmiş Kaname’yi izliyordu. Kaname garsonu gönderdikten sonra gidip odanın kuzeyindeki sallanan sandalyeye oturdu. Enfes görünüyordu. İntikamında biraz eğlenebilirdi galiba.
Kaname nazik bir sesle ‘Öyle düşünmenize sevindim. İşimi yapıyorum ve işim sizi korumak. Lakap konusuna gelince adımla seslenmenizi tercih ederim ancak siz nasıl mutlu olacaksanız öyle de hitap edebilirsiniz.’ dedi. Sonra gidip arkasındaki camdan gökyüzüne baktı. Sorcha derin bir nefes aldı. Onun yardımı olmadan fiziksel olarak yakınlaşamazlardı. Gidip arkasından Kaname’ye sarıldı. Ellerini kazağının üzerinde istekli bir biçimde gezdi. Kaname ona dönmüştü ve yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
Gözlerinde kararlı bir ifade olduğundan hiç şüphesiz yoktu. Tekrar sarıldı. Kaname’nin her dokunuşunda irkildiğini hissediyordu. Kahkaha atmamak için kendisini zorla tutuyordu. Canavar kendisine karşı yoğun bir şehvet besliyordu. Başını yavaşça Kaname’nin göğsüne sürdü. Ağızlara layıktı. Ağırlık çalışmıştı ancak gereği kadar. Zaten hem kurt adamlar hem de vampirler çok seksi yaratıklardı. Ama adı üstünde yaratıklardı. Kendisi dolunayda tüylenen biriyle ya da insan hayatını emen biriyle hayat geçirmek istemezdi. Ne kadar küçük düşürücüydü. Ama o an bunu aklına getirmedi. İntikamını istiyordu hiçbir canavar boynuna diş geçiremezdi. Kaname bir şey söylemek üzere ağzını açmıştı ki işaret parmağını dudaklarını üzerine kapadı sonra o istekli bir sesle ‘Sana sevgilim demek hoşuma giderdi. Tıpkı senin bana demenin hoşuma gittiği gibi.’ Dedi. Ardından Kaname’ye biraz daha yaklaştı ve ‘Öp Beni Sevgilim!’ dedi. Ardından onu kendisine doğru çekti ve mermer gibi dudaklarının kendi dudakları üzerine kapanmasına yardım etti. Kaname ona saf bir biçimde kalbini sunması gerekiyordu ve bunun için yeteri kadar ileri gidebilirlerdi. Sorcha’nın dudakları şimdi istekle Kaname’ninkileri öpüyordu ve karşılık bekliyordu. Onu kendisine doğru çekerek yatağın üstüne attı kendini. Kaname tam üstündeydi.
Sorcha öpmeye ve karşısındakinin canını yakmaya öylesine yoğunlaşmıştı ki ne kadar zamandır Kaname’yi öptüğünden habersizdi. Ancak haberdar olduğu tek bir konu vardı ki o da Kaname’nin ona karşılık vermediğiydi. Bu hislerle yıkılırken ve öfkeden kudururken Kaname Beyleri konuşmaya lütfettiler. Ama daha önce kıl payı hissedebildiği o kibar ve Kaname’ye yakışır bir öpücük ballandı dudağında. Sonra da Kaname’nin o otoriter ancak biraz duygu katılabilmiş sesi ‘Şimdi olmaz Sevgilim!’ dedi. Sonra doğrulmaya çalıştı. Sorcha kelimenin tam anlamıyla öfkeden kuduruyordu. Hırsı öyle yoğunlaşmıştı ki eller tutulur ve gözle görülür kıvama gelmişti. Kaname’yi elleri bırakmıyordu. Reddedilmek bütün vücudunu sarmıştı. Gözyaşlarını baştırmaya çalışırken Kaname ellerinden kurtuldu. Sonra akışkan bir hareketle yataktan kalktı. Sonra odanın en uzak köşesine yerleştirilmiş o aptal koltuğa oturdu.
Sorcha ayağa kalktı ve üzerini düzeltti. Ne yani? O ret mi edilmişti? Lanet olsun. Bunun iki açıklaması olabilirdi. Bir, cehennem soğuyor. İki, kıyamet geldi. Ancak pes etmek onun sözlüğünde yer olmayan bir kelimeydi. O HEP İSTEDİĞİNİ ALIRDI, YAPARDI VS. Şimdi isteği ise Kaname’yi kırmaktı. Yapacaktı ve bunun bu gece tohumlarını ekmek zorundaydı. Sonra kırılmış bir sesle –oyunculuğu sağ olsun- ‘Beni istiyormuş gibi davranmayı kesebilirsin. Hatta beni kurtardığın için teşekkür ederim. Beni önemsemediğin ve siciline düşkün olduğun düşünülürse aptal bir sözden dolayı beni okuldan kaçırdığın için teşekkür ederim. Ama gerisini ben hallederim. ’ dedi. Sonra gözlerinden öfkesinden dolayı bir damla aktı ama bu aşktan(!) kırılmış kalpten(!) dolayı akan acı bir gözyaşı olarak görülecekti ne yazık.
Sonra acı(!) içinde kollarıyla kendisini sardı. ‘Az önceki davranışım için üzgünüm. Seni öpmemin hiçbir mantıklı açıklaması yok. Şey, tamamıyla duygularıma teslim olmuştum. Ama kendime geldim. Artık beni istiyormuş gibi davranma Kaname. Akıl sağlımı düşünüyorsan yalvarırım bunu yapma yoksa çıldıracağım.' Sesleri duygu karmaşasındaymış gibi geliyordu. Harika! Kendisine oyunculuktan A veriyordu. Muhteşem…
Sonra ayağa kalktı bu lanet otelde bir mini bar vardı herhalde. Watson’lar yaptığını görselerdi hemen Zen derslerine başlarlardı ancak şuan onlar yoktu. Dolayısıyla Zen dersi verebilecek bir kişi kalıyordu. Kaname. Ama takan fazla olmayacaktı. Mini bar gözüne takıldı. Sorcha’nın gözlerinde şeytani bir gülümse belirmişti. Kendisi dahi Kaname’ye acıyordu. Yanlış kıza çarpmıştı. Zavallı. İçkiler harika tasarımlar olan şişelerde duruyordu. Kaname’nin şaşkın gözlerini üzerinde hissedebiliyordu. Gülümsemesini yuttu ve yukarıdan bir kadeh alıp en yaşlı (!) olan içkiyi kadehin yarısına kadar doldurdu. Aslında içki olayı biraz midesini bulandırıyordu. En son içki içtiğinde kusacaktı. Lögg. Ama kaz gelecek yerden tavuk esirgenmezdi. Kadehi içmeden Kaname’ye gösterdi ‘Sende ister misin?’ diye sordu ve omuz silkip tek seferde kadehi başına dikti ve tekrar koymak için bara yöneldi.
Soğuk bir el onu durdurdu. Kaname sakin bir ifadeyle elindeki kadehi aldı ve elini beline doladı. Kahverengi gözlerini Sorcha'nın mavi gözlerine odakladı ve ‘Süzme çeşmin gelmesin müjgân müjgân üstüne/Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne/Rîze-i elmâs eker her açtığı zahma o şûh/Lutfu var olsun eder ihsân ihsân üstüne/Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr/Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne/Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete/Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne/Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkımda/Eylemişler Râsih’e bühtân bühtân üstüne’ dedi. Sorcha sözlerden neredeyse hiçbir şey anlamamıştı. Ama Kaname'nin sesi... Onu etkilemişti. Kaname'nin dudaklarına dokundu ve eli yanmışcasına elini çekti. Ne yaptığını anladığında kendisine çeki düzen vermek istedi. O bir canavardı ve bir canavara aşık olunmazdı. Her ne kadar güzel görünse de. Ama Kaname'nin nefesini duyduğunda düşünceleri toz oldu uçtu. Ve nazik ama tatlı bir öpücüğü hissetti. Ürpermişti. Güzel canavar ona bir sır verir gibi ‘Benim sarhoş olmam için içki içmeme gerek yok matmazel. Sizin varlığınız her daim içime akan en eski şarap gibi. Ancak birkaç küçük yanlış anlamayı düzeltmek isterim. Size istediğinizi vermememin sebebi ileride bu kararınızdan dolayı pişmanlık duymamanızdı.’ dedi. Sonra bir öpücük daha, bir öpücük daha... Durmadı ya da geri çekilmedi. Sorcha kazandığını hissederken oynadığı ateşin küçük intikamından onlarca kat daha büyük olduğunu hissetti. Kendisini canavara bıraktı. Onun kollarına... Tam o arada kapı kırıldı bütün büyü anında yok oldu. İçeri giren Hogwarts Gardiyan'ı Dimitri Ivanskov'du. Dimitri sinirli bir ifadeyle 'Cezanlandırılacaksınız!' dedi.

Tam sırada kapı çaldı. Sorcha sıçradı ve günceyi hemen kapadı. Derin bir nefes alıp aynada kendisine baktı. Harikaydı, her zamanki gibi. Saçlarının buklelerini düzenlerken melodik bir sesle 'Geliyorum...' dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://roleplayergame.twilightlegend.net
Alexander Sextus
Game Admin/Papa
Alexander Sextus


Erkek Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 17/12/09
Yaş : 32
Konum: : Vatikan

Karakter Sayfası
Karakterin Adı: Alexander Sextus
Bağlı Bulunduğu Krallık: Papalık Krallığı
Uyruğu: İtalyan

Sorcha Gracieux Empty
MesajKonu: Geri: Sorcha Gracieux   Sorcha Gracieux Icon_minitimePaz Ekim 24, 2010 10:46 am

Yazım ve İmla : 8 Puan (Bazı küçük hatalar vardı)
Kurgu : 12 Puan (Genel olarak bir kurguydu)
Akıcılık: 16 Puan (Daha akıcı bir rp olabilirdi)
Betimleme : 22 Puan (Fena sayılmazdı)
Uzunluk: 15 Puan (Yeterli uzunluktaydı)
Renklendirme ve Düzen : 8 Puan (Paraglaflama sorunu vardı)
Bonus: 5 Puan


Toplam ~ 86 Puan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ortacag.yetkin-forum.com
 
Sorcha Gracieux
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
OrtaÇağ RPG :: RPG'ye Dair :: Seçmen-
Buraya geçin: