OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ortaçağın bağrından kopmuş, engizisyondan büyücülere kadar herşeyin olduğu hayal gücünün sınır tanımadığı Role Playing portalı!
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ödenemeyen bir vergi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Selahaddin Zağros
Usta Suikastçı
Selahaddin Zağros


Erkek Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 12/10/10
Yaş : 32

Ödenemeyen bir vergi Empty
MesajKonu: Ödenemeyen bir vergi   Ödenemeyen bir vergi Icon_minitimeC.tesi Ekim 23, 2010 8:27 pm

Napoli'den yola çıkıp Vatikana gitmekte olan konvoy,ağzına kadar Venedik altınıyla doluydu,arabaları süren atların her adımında altın şıngırtıları gelmekteydi muhafızların kulaklarına.Napoli'nin soylu beylerinden birisi belki de halkının elinde kalan tek ekmeğe el koyarak,son hayvanını zorla satarak bu haracı toplamıştı.

Konvoyun geçeceği ağaçlık arazide dallardan birinin üstüne tünemiş halde oturan Selahaddin Batı dünyasının düzenine şaşmadan edemiyor olsa da,aynı zamanda hayranlık da duyuyordu.Normal koşullarda açlıktan kırılan halkın vergiler yüzünden ayaklanması gerekirdi.Lakin Avrupa'nın feodal beyleri toplanan vergileri Kiliseye teslim ederek kendileriyle beraber din adamlarının da etkin olmasını sağlıyor,bu yaşlı adamlar ise hayatlarını maneviyata ve inanca adamış şarlatanlar olarak zorba bir kralın yapabileceğinden çok daha etkili bir şekilde halkı manipüle etmekteydiler.Yine de Selahaddin'in amacı tıkır tıkır işleyen bu sisteme bir yerde çomak sokmaktı.

"Bin fersahlık bir yol da bir adımla başlar."

Selahaddin tünediği dalın üstünden gelmekte olan konvoya baktı.Papalığa teslim edilecek yüklü haracı olması gerekenden çok daha az muhafız korumaktaydı.

"Ne olursa olsun,asla rakibini küçümseme."

Gerçekten de Selahaddin konvoyu sadece 9 süvari ve 3 yaya silahşör koruyor olmasından dolayı rahatlamış olsa da,bu muhafızların elleri silahlarının üstünde ve gözleri ile kulakları tetikte ilerlemekte olduklarını,hafif ama çok dayanıklı zırhlar giymekte olduklarını farketmişti.Daha acemi ama daha fazla muhafız belki de onun için daha iyi olurdu.

Selahaddin düşünceli bir şekilde iç geçirdi ve görevini tamamlamak için izleyebileceği yolları,bu işi nasıl en az kan döküp gürültü çıkararak halledebileceğini düşündü.Bir yandan da ağacın dalından atlamak üzere hazırlanmış,bacaklarını bükerek gözlerini en önde at sürmekte olan muhafıza dikmişti.

Selahaddin en sonunda kafasında planını oluşturmuştu.Bulunduğu ağaçtan çok güçlü bir ıslık çaldı ve daha sonra bedenindeki tüm güçle yolun öteki tarafında duran ağaca zıpladı.

Hedeflediği dala tutunarak üstüne çıktı ve ıslığını duymuş olan 2 yaya muhafızın ormanın içine doğru girmesini seyretti.Diğer yaya muhafız at üstündeki adamlarla huzursuzca konuşmaya ve ellerini ovuşturmaya başlamıştı.Selahaddin sadece içgüdülerine güvenerek onun komutan olduğuna karar verdi.

Birkaç saniye sonra dalın üstünde bulunduğu yerden birkaç metre öteye zararsız bir çatapat fırlattı.Hemen dört tane süvari çatapatın patladığı yere doğru atlarını sürdüler.

"Rakibinin en hazırlıksız ve en güçsüz olduğu anda saldır!"

Selahaddin sırtından yayını çıkardı ve zehirli oklarından birini konvoy komutanının sol bacağına yolladı,adam inleyecek zamanı bile bulamadan ağzından tükürükler saçarak yere devrildi.

Selahaddin planını ne kadar iyi yapmış olsa da,hiçbir zaman hiçbir plan tamamen planlandığı şekilde gitmezdi.Komutan olması gerektiğinden daha kilolu olduğu veya daha ağır bir zırh giydiği için konvoyu halen korumakta olan süvarilerden bir tanesi atını komutanın devrildiği yere doğru mahmuzladı.

Selahaddin yaklaşmakta olan atlıya da zehirli oklarından birini fırlattı,daha sonra da ağaçtan aşağıya,zemine atladı.Süvari oku ayak bileğinden almış ve o da yere düşmüştü.

Şu an konvoyu korumakta olan sadece 5 atlı şilahşör vardı.Selahaddin her ne kadar kaçınsa da bu,halledilemeyecek bir rakam değildi.İki eline iki hançerini aldı ve onu farketmiş olan atlının üzerine doğru koşmaya başladı.

Süvari atıyla suikastçiyi ezmek istediyse de Selahaddin hemen kenara çekildi ve hançerini fırlatarak süvariyi ensesinden vurarak atından düşürdü.Kılıcını çekerek üstüne hücum eden öteki silahşörü de ikinci hançerini fırlatarak öldürdü.

"Tanrı ruhlarına merhamet etsin ve günahları cesaretleriyle ödenmiş olsun."

Diğer üç savaşçı atlarından inerek kılıçlarını ve kalkanlarını çekerek Selahaddin'i köşeye sıkıştırmaya çalıştılar.Selahaddin kalkanıyla onu ezmeye çalışan şövalyenin hamlesinden hemen kenara sıçrayarak kurtuldu ve kafasını koparmak için savrulan kılıcı da hemen eğilerek atlattı.

Yumruğundan çıkan bıçak ile şövalyelerden birinin karnındaki zırhı delerek yere yuvarladı ve yumruğunu iki saniye içinde boğazına götürerek adamın işini bitirdi.

İkinci adamın kılıcını kendi kılıcıyla karşıladı ve adama tekme atarak dengesini bozdu.Sonra da hemen üçüncü adama kılıcıyla art arda saldırmaya başladı.Silahşör de kılıcıyla hamleleri karşılamaya çalışsa da onuncu hamleden sonra yorularak dizinin üstüne düştü.

Fakat Selahaddin onu öldüreceği yerde arkasına dönerek tekmelediği adamla tam zamanında yüzleşti.Kılıcıyla adamın sırtına saplayacağı bıçağı engelledi ve daha sonra elindeki hançeri adamın yüzüne gömdü.

Korunun içinde acı bir çığlığın duyulmasıyla ormanın içine dalan devriyeler hızla koşarak geri dönmeye başladılar.

"Gitme zamanı!Hiçbir zaman bir dövüşü gereğinden fazla uzatma."

Selahaddin onunla cesurca dövüşen şövalyenin kafasına kılıcın kabzasıyla sertçe vurarak adamı bayılttı.Fakat aslında hayatını bağışlamıştı.

Ormanın derinliklerinden konvoya dört nala dönen süvariler sadece karanlıkta üç tane sandık taşıyan bir silüeti farkedebildiler.Olanları öğrenip kovalamaya başladıkları zaman,suikastçi çoktan kuzeye,Roma'ya olan yolunu yarılamıştı bile.

"13 muhafızdan sadece dördünü öldürerek görevi tamamlamayı başardım."
Selahaddin yüzünü göklere dönerek mırıldandı;

"Dört savaşçının ölümü belki de onlarca açlıktan ölecek fakirin yaşamasına neden olacak,yine de kendimi suçsuz veya günahsız göremem."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ödenemeyen bir vergi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
OrtaÇağ RPG :: İtalyan Toprakları :: Napoli Krallığı-
Buraya geçin: