OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ortaçağın bağrından kopmuş, engizisyondan büyücülere kadar herşeyin olduğu hayal gücünün sınır tanımadığı Role Playing portalı!
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Selahaddin Zağros

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Selahaddin Zağros
Usta Suikastçı
Selahaddin Zağros


Erkek Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 12/10/10
Yaş : 32

Selahaddin Zağros Empty
MesajKonu: Selahaddin Zağros   Selahaddin Zağros Icon_minitimePerş. Ekim 21, 2010 5:57 pm

Shaka'nın bilinci uykunun karanlıklarında olmasına rağmen hışırtıya benzeyen bir ses kafasının içinde yankılanıyordu.Shaka sesin farkına vardı ve bir anda rüyada olduğunu anladı.Uzaklarda,güneydeki güzel evinin kanepesinde değil,kumların üstünde yatıyor olduğunu anladığında,avare günlerinin başladığı zamandan beri her sabah olduğu gibi sinirlendi ve küfretti.Üstü başı toz olmuş,bir çölde olmasına rağmen gece boyunca tüm kemikleri donmuştu.Kum o kadar çok yerine girmişti ki,Shaka teninin altına nüfuz ettiğini ve bir sabah uyandığında kendini bir bedende değil de çölün rüzgarında uçuşan kumlar olarak bulacağını sanıyordu.

Yanına bıraktığı asasının sapını kavrayarak; "Böyle anlamsız saçmalıkları düşünmekten kurtulmalıyım." diye mırıldandı.Asa ona her zaman moral veren,gücünü aldığı ve büyük bir ustalıkla kullandığı bir silahtı.Sonunun ölümüyle geleceğinden emin olduğu yolculuğundaki tek yoldaşıydı asa.Çölün ıssızlığının ve hiçliğinin ortasında Shaka'ya gücünü,içindeki büyüyü ve bunu kullanabildiğini hatırlatıyor,yüreğini ısıtarak umut veriyordu.

Gerçekten de Sahra Çölü'nün en derinliklerinde büyü kullanmayan birisinin yolculuk yapması Shaka'nın çocukluğundaki refah günlerinde kalmıştı.Büyücünün yaptığı uzun yolculuğun başı felakete kadar uzanıyordu.

Genç büyücü birçok kez ölmüş olmayı,radyasyon veya açlık veya herhangi bir başka nedenden ölmüş olmayı dilemişti.Hayatta kalmasının hiçbir sebebi olduğuna hala inanmıyordu büyücü.

Shaka,uyku mahmurluğuyla etrafına baktı ve bacaklarındaki dayanılmaz sızıyı bir kez daha hissetti.Diz kapakları,baldırları ve üst bacakları dayanılmaz bir acıyla sızlıyor,düşüncelerinin arasına hançer gibi saplanarak aklını toplamasını engelliyordu.Üstelik batıdan çok güçlü esen çöl rüzgarı da görüşünü güçleştiriyordu.Fakat büyücünün gözleri yine de yeşil ve kırmızı renklerden oluşup havada uçuşup rüzgarla sallanan bir bez parçasını farketmişti.

Shaka bunun bir bayrak olduğuna karar verdi,fakat çölün orta yerinde bir bayrağın ne aradığını dair hiçbir fikri yoktu.Yürüyecek güce çok az sahipti,büyüyle geceleri kendini ısıtsa ve gündüzleri serinletse,büyüsünün gücüyle çölün binlerce metre derinlerindeki suyu yeryüzüne çıkarabilse de gücü gittikçe azalıyordu.Medeniyetin gelişmemiş olduğu zamanlarda Sahra Çölü onun güneyinde ve kuzeyinde yaşayanlar için dünyanın ve uygarlığın sonu olarak kabul edilir,ötesinde birşey olmadığı varsayılırdı.Felaketten sonraki bu zamanlarda çöl artık daha soğuk olsa da bu etkisini yeniden kazanmıştı.

Bir insanın olma ihtimalinin sıfır olduğu bir yerde,neden bir bayrak olsundu ki?Shaka bunu ancak kibirle ve güvensizlikle açıklayabilirdi.

Gerçekten de Shaka en sonunda çöl rüzgarının arasından üç kat dikenli teli seçebilmişti.Bu sınır çok gülünçtü,çölün sonsuz düzleminin içinde sonsuza kadar uzanan bir doğruydu bu tel örgüler,çölü birbirinden farksız iki parçaya ayırıyordu.Belki verimli toprakları çölden ayırmak için dikenli tel çekmek
mantıklı olabilirdi,yine de bu tel bir vahayı veya belli bir kaynağı korumuyordu,anlamsızlığın ve şimdi yıkıntılarının tozları arasından yeniden doğrulmaya çalışan insan medeniyetinin doruk noktasında vardığı kibiri gösteren en büyük örneklerden biriydi.

Shaka merakla uzun adımlar atarak tel örgülerin yanına geldi.Gerçekten de bu sonsuz çölde kısıtlayıcı bir şey görmek büyücüyü bir açıdan güldürmüş,bir açıdan rahatlatmıştı.Bayrağa bakan şaka bu engelin şimdi yokolmuş bir devletin sınırlarını gösterdiğini tahmin ediyordu.

Asasından çıkardığı alev bu gülünç engeli yakarak kül ederken Shaka büyü gücünün damarlarındaki kandan ve beynindeki sinirlerden akmakta olduğunu hissediyordu.Çöle girdiğinden beri karşılaştığı her varlığın gücünü kullanmaya çalışmıştı,fakat yine de yeterli derecede varlığa rastlamamıştı.Hem yiyeceği erzak maddesi hem de büyü enerjisi büyük bir hızla azalmaktaydı.Shaka ölüm denen gezgin avcının bu çölün ortasındaki sonsuz düzlükte kendisini kolayca avlayacağını biliyor,hissediyordu.

Yine de Shaka yoluna devam etti.Eski günlerde belki de bir kaçak sayılabilirdi,zira pasaportsuz halde Cezayir topraklarından Fas topraklarına girmişti.Fakat artık bu ülkeleri hatırlayan dahi yoktu,bu sınırları gözcülük etmek bir yana dursun.

Günlerce ve gecelerce siyahi büyücü ona güç veren yoldaşı asasına yaslanarak,suyu kumların derinliklerinden çıkararak,yeri geldiğinde büyünün enerjisiyle beslenerek,aşılmaz denen çölü aşmaya koyulmuştu.İleride ne olduğunu bilmiyordu,fakat geride olandan daha kötü olamazdı.Salgın hastalıklar,açlık ve savaşlar her zaman Afrikada varolmuşsa felaket sonrası kaosta bu topraklarda yaşamanın zorluğu bir büyücüye göre bile imkansız denebilecek bir noktaya gelmişti.İnsanlar artık neredeyse mağara döneminde olduğu kadar vahşi ve barbarlaşmışlardı.Kıtada bulunabilen bütün ateşli silahlar ve cephane harcandıktan sonra artık iş yumruk yumruğa dövüşlere kalmıştı neredeyse.Çölde günlerdir yolculuk eden Shaka birçok hayvan ile karşılaşmıştı yine de arkasında bıraktığı insanlar kadar vahşi olanını görememişti.Felaketle gelen radyasyonun etkilediği mutasyonlar dışında doğal alanlardaki yaşam insan şehirlerinden daha barışçıldı.İnsan eti yiyenler,öldürmeyi bir spora çevirmiş olan korkunç çeteler ve güruhlar,devletlerden birinin deposundaki tankları keşfederek yoluna çıkan tüm insanları katleden Gargo adında bir vahşinin yaydığı dehşet ve mutasyona uğramış insanların yaktığı yerleşimler,işte bu ve bunlar gibi birçoğundan kaçıyordu Shaka.

Çöle kuzeye ulaşmak için girmemişti,bunu belki de şimdi anlıyordu büyücü.Ailesini,kardeşlerini ve sevdiği her insanı kaybettikten sonra,insanlıktan çıkmamak için bir insan gibi ölmek amacıyla çöle girmişti.Halbuki büyüsünün gücü onu hayatta tutmuştu.Büyü ve büyüsünü iyiye kullanma şansının bir gün geleceği umudu hala ayakta tutuyordu Shaka'yı.Dizleri ve ayak bilekleri titrerken yürümesini sağlayacak gücü,bu inançtan geliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexander Sextus
Game Admin/Papa
Alexander Sextus


Erkek Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 17/12/09
Yaş : 32
Konum: : Vatikan

Karakter Sayfası
Karakterin Adı: Alexander Sextus
Bağlı Bulunduğu Krallık: Papalık Krallığı
Uyruğu: İtalyan

Selahaddin Zağros Empty
MesajKonu: Geri: Selahaddin Zağros   Selahaddin Zağros Icon_minitimeCuma Ekim 22, 2010 4:48 pm

-Yazım ve İmla : 8 Puan (Noktalama işaretlerinde küçük hatalar vardı)
-Kurgu : 12 Puan (güzel ancak sırada bir kurguydu)
-Akıcılık : 17 Puan (Akıcılığı iyiydi fakat küçük yan unsurlar vardı)
-Betimleme : 22 Puan ( Betimlemeler güzeldi fakat sık değildi)
-Uzunluk : 15 Puan (Yeterli uzunluktaydı)
-Renklendirme ve Düzen : 10 Puan (Güzel, hoş görünüyordu)
-Bonus: 5 Puan


Toplam: 89 Puan başarılar dilerim Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ortacag.yetkin-forum.com
 
Selahaddin Zağros
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Selahaddin Zağros

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
OrtaÇağ RPG :: RPG'ye Dair :: Seçmen-
Buraya geçin: