OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Ortaçağ Monarşisinin Bambaşka Dünyasına Göç Etmeye Ne Dersin? Fatastik dünyanın kapılarını senin için ortaçağ ile birleştirdik! Hemen üye ol ve bu büyülü dünyaya yanaş...
OrtaÇağ RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Ortaçağın bağrından kopmuş, engizisyondan büyücülere kadar herşeyin olduğu hayal gücünün sınır tanımadığı Role Playing portalı!
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Oliver

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Yuda Francesco
Köylü/Mahkum



Erkek Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 27/01/10
Yaş : 33

Oliver Empty
MesajKonu: Oliver   Oliver Icon_minitimeCuma Ekim 08, 2010 7:23 pm

[i]Kumda bata çıka ilerlemeye çalışan bir karartı vardı. İki güneşin ısıttığı gezegenin çöl yüzeyinde seyahat ne herkesin yapabileceği nede akıl karı bir işti. Ama Keh'in başka bir seçeneği yoktu. O bu çöl gezegende doğmuştu ve burada yaşayacaktı. Büyük ihtimallede burada ölecekti. Aynı kendisinden önce ki onlarca belki yüzlerce kuşak boyunca atalarının yaptığı gibi...

Keh'in klanı Bestine şehrinin kuzeyinde yaşayan orta büyüklükte bir klandı. Tatooine'de ki İmparatorluk birliklerinin Bestine'i bu gezegende ki başkentleri olarak kullanmaları bölgedeki Tusken nüfusunda ciddi bir azalmaya sebep olmuştu. Bu yüzden Keh'in klanı rahat sayılabilecek bir hayat yaşıyordu. Ve Tatooine'de bir Jawa için rahat bir yaşam, rüya gibi birşeydi... Özellikle gezegenin her yanından Tusken kabilelerinin bir bir yok ettiği Jawa klanlarının haberleri gelirken.

Keh bu durumdan memnundu ama İmparatorluk'tan genede fazla hoşlanmıyordu. Elbette ne kendisi nede klanındaki herhangi birisi İmparatorluk, Cumhuriyet, demokrasi, özgürlük... gibi kavramları pek bilmiyordu ama genede Keh'in içgüdüleri bu İmparatorluğun vahşi bir hayvana benzediğini söylüyordu...


Küçük Jawa neredeyse klanının Sandcrawler'ına varmak üzereydi artık. Saatlerdir yoldaydı. Bir gün önce Bestine şehrine birkaç parça ıvır zıvır satmak ve eğer uygun bir droid varsa alıp getirmek ile görevlendirilmişti. Keh'in pazarlık konusunda olağandışı bir yeteneği vardı. Bunu klanın diğer üyeleride farketmişti bu yüzden ilk zamanlarda Keh'in gurur duyduğu bu yeteneği şimdilerde sadece ona daha fazla iş verilmesini sağlayan bir yüke dönüşmüştü. Bu seferde Bestine'de elinde ki parçaları satmayı başarmıştı, üstelik normalin üzerinde bir fiyata. Eve döndüğünde kahraman gibi karşılanacağına şüphe yoktu. Birde bedavaya bir droid bulmuştu. Droid oldukça eski bir T3 Serisi Hizmet Droidiydi. Droid kapalı durumdaydı ve hiçbir komuta cevap vermiyordu. Gövdesinde de bir sürü lazer ışını izi vardı. Yakın zamanda büyük bir maceradan çıkmışa benziyordu. Ama Keh eve döndüğünde bu T3'ü çalışabilir hale getireceklerine emindi.

Sonunda tırmandığı büyük kum tepesini aştı ve uzakta üzerinde güneş ışınlarının parladığı Sandcrawler'ı gördü. Derin bir iç çekti ve sırtında droidi çekerek getirdiği deri kayışları şöyle bir kontrol ettikten sonra hızlı adımlarla tepeden aşağı, klanına, evine doğru ilerlemeye başladı...



Keh Sandcrawler'a varalı birkaç saat olmuştu. Gece çökmüştü ve ortalık sessizdi. Çoğu Jawa uykuya dalmıştı ve gecenin huzurlu sessizliğini tek bozan şey devasa makinanın havalandırma sisteminin çıkardığı derinden gelen uğultuydu. Bu uğultuda hiç rahatsız etmiyordu aksine tatlı bir ninni gibi geliyordu. Keh gözlerinin yavaş yavaş kapandığını hissetti. Uykuya karşı hiçbir direnç göstermeden teslim oldu ve kendi küçük odacığında ki yer yatağında kıvrılarak uykuya daldı...

Pasparlak bir yerdeydi. Mavi parlak bir ışık heryeri sarmıştı. Ama Keh'in bedeni ışığı kesmiyordu. Sanki ışık onun içinden akıp gidiyor ve devam ediyordu. Hafifti. Dertsizdi. Ruhu huzurla doluydu.

Birden herşey tersine döndü. Tüm düşüncelerini ve duygularını bulunduğu odacıktan birkaç kat aşağıda bakım bölümünde tamir edilmeyi bekleyen T3 droidi kapladı. Benliği adeta droidinkiyle özdeşleşti. Huzur dolu mavi ışık yoktu artık. Sadece bir sürü kuşku, şüphe ve düşünce vardı. Uzaklarda bir yerde bir düşman hissetti. Tehlike ve ölüm. Birden uyandı.

Küçük Jawa ter içinde kalmıştı. Birkaç dakika boyunca ne yapacağını bilemez halde yattığı yerde kaldı. Sonra kendini toplayabildi ve sessiz adımlarla aşağıya, bakım bölümüne indi. Droid aynı bıraktığı yerde duruyordu. Ne kıpırdıyor nede bir ses çıkartıyordu. "Aptal bir kabus..." diye düşündü Keh. Tam geri dönmeye hazırlanıyordu ki aynı anda birden fazla şey oldu: T3 Droidi kesik kesik bipledi ve bir holocron bakım bölümünün ortasında belirdi, ve Sandcrawler'ın dışından bir ses yükseldi. Bu bir ses yükseltici cihaz yardımıyla konuşan bir insanın sesiydi. Sesin ne dediğini dinleyemeden holocrona konsantre oldu. Holocron'da bir Stromtrooper kaskı elinde bir şekilde kaydediciye bakarak birşeyler diyordu. Ama ortak lisanda yada Keh'in daha önce duyduğu herhangi bir lisanda konuşmuyordu. Jawa holocronda ne dendiğini anlayamadı ve zaten droid holocronu kapattı. Bakım odası tekrar sessizleşmişti. Jawa hala uyuduğunu ve rüya gördüğünü düşünmeye başlarken dışarıdan gelen ses tekrar duyuldu. Bu bir İmparatorluk askeriydi. "Aracın içerisindeki tüm Jawalar! Hemen aracı boşaltın ve teslim olun! Aracınızda suç teşkil eden bazı eşyalar olduğuna dair inancımız var. Arama yapacağız. Teslim olun..."

Dışarıdan gelen gürültüden dolayı aracın içinde ki tüm klan uyanmıştı. Herkes korkmuş bir şekilde birbirine anlamsız sorular soruyordu ve oradan oraya koşturuyordu. Tam bir kaos oluşmuştu. Klanın ileri gelenlerinden olan bir Jawa düzeni sağlamaya çalışıyordu. Bu sırada İmparatorluk askerlerinin de sabrı giderek taşıyordu ve anonslarında daha kaba ve sert ifadeler kullanmaya başlamışlardı.

Keh'in aklı duracak gibiydi. Çok hızlı bir şekilde birşeyler düşünmeye çalışıyordu ama ne yapacağını bilemiyordu. Aradıkları şeyin bu T3 droidi olduğuna dair içinde inanılmaz rahatsız edici bir his vardı. Ve o droidi Sandcrawler'a Keh getirmişti. Belayı kendi evine getirmişti. En sonunda klan sakinleşti ve bir grup Jawa dışarıya çıktılar. Tam dışarı çıkan grubun başında ki lider Jawa konuşmasına başlayacaktı ki askerler hiç umursamadan ateş açtılar. Dışarıda ki grup birkaç saniye içinde öldürülmüştü. Açılan kapıdan içeriye Stormtrooperlar akın etmeye başladı. Bu bir arama görevi falan değildi. Bu bul ve yok et göreviydi. Aradıklarını alıp tüm görgü tanıklarını yok edeceklerdi.

Beyaz fırtına tüm aracı cehenneme çevirdi. Her yerden çığlıklar geliyordu. Birkaç Jawa elindeki eski püskü lazer tabancalarıyla karşılık vermeye ve bir direniş göstermeye çalışıyordu ama üstün İmparatorluk kuvvetlerine karşı direniş göstermek imkansızdı... Ne bu araçta nede koca galakside...

Keh'in hızlı hareket etmesi gerekiyordu. Hemen sırtına daha önce de kullandığı deri kayışı ile T3 droidini bağladı. İmparatorluk askerleri çok yakındaydı. Bağırışları ve lazer sesleri adeta birkaç adım öteden geliyordu. Keh hemen küçük havalandırma kısmından ilerleyerek aracın en alt bölümüne ulaştı. Kimsenin kullanmadığı eski püskü bir havalandırma çıkışıydı burası. Tekmeleyerek çıkışı kapatan paslanmış mazgalı kırdı ve kendini aşağıya bıraktı. Kimsenin onu görmemesini dileyerek var gücüyle koşmaya başladı. Koştu, koştu ve koştu. Bir kez bile arkaya dönüp bakmaya cesaret edemedi. Tüm ailesini, tüm klanını, sahip olduğu herşeyi arkasında bıraktı ve koştu. Bir daha onları göremeyeceği düşüncesi aklına gelince düşünmemek için koştu. Hepsinin öldürüldüğü düşüncesini kabul etmemek için koştu... Bütün bu olayın tek suçlusunun kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşmemek için koştu...[/]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isabella A. Rhiannon
Game Admin/Kastilya Kraliçesi
Isabella A. Rhiannon


Kadın Mesaj Sayısı : 30
Kayıt tarihi : 27/02/10
Yaş : 31

Karakter Sayfası
Karakterin Adı: Isabella A. Rhiannon
Bağlı Bulunduğu Krallık: Kastilya Krallığı
Uyruğu: İspanyol

Oliver Empty
MesajKonu: Geri: Oliver   Oliver Icon_minitimeC.tesi Ekim 09, 2010 5:56 pm

-Yazım ve İmla 8 (Ufak hatalar var.)
-Kurgu10 (İlginç ancak merak uydurmayan bir kurguydu.)
-Akıcılık 19 (Oldukça akıcı bir rp'ydi.)
-Betimleme 20 (Betimlemeler attırılabilir. Mekan tasvirleri özellikle.)
-Uzunluk 14 (Ortalamadan biraz uzundu.)
-Renklendirme ve Düzen 8 (italik işareti açık kalmış.)
-Bonus 5



Rp puanın;84

Tebrikler!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Oliver
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
OrtaÇağ RPG :: RPG'ye Dair :: Seçmen-
Buraya geçin: